2 Kasım 2009 Pazartesi

Sarajevo - Saraybosna

Ne zamandir bekleyen yazimi sonunda yaziyorum :) Soyle bir kusbakisi Saraybosna manzarasiyla baslayalim dedim. Bilmiyorum ne kadar anlasiliyor ama Saraybosna daglarin arasinda vadiye yayilmis yemyesil bir sehir. Adini Osmanli doneminde almis; vadiye dik bakan saraydan dolayi Saray-Ova denilmis ve simdilerde de oyle aniliyor Sarajevo.

Sehir Nova Grad (yeni sehir), Centar (Merkez) ve Stari Grad (eski sehir) olmak uzere 3 kisimdan olusuyor. Osmanli, Avusturya-Macar ve Yugoslavya donemlerine ait mimarilerin hepsi korunmus. Sehrin en hareketli noktasi ve turistik merkezi olan Bascarsi nasil tamamen Osmanli donemine ait bir zamani yasatmaktaysa 'Kucuk Viyana' olarak anilan semt de Avusturya - Macar doneminden bir kesit olarak korunmus. En guzeli de bu apayri mimariler birbiriyle yanyana, insanin zevkten basi donuyor! Ornegin meshur Ferhadija (Ferhad Pasa) caddesinin bir ucu Bascarsida, diger ucu 'kucuk viyana'da. Bir uctan digerine yururken zamanda yolculuk eder gibi oluyorsunuz :)



Yukaridaki resmi bir kitapcinin vitrininden cektim, cok kalitesiz oldu yansima felan var ama orjinali cok guzel bir fotograf. Birinci kopru ile ikinci koprunun ara hizasinda sagda kalan kosedeki buyuk bina Avusturya-MAcar doneminde kalma mimarisiyle belediye binasi. Ancak suan tadilatta :/ Cunku butun sehir gibi o da savasta fena hirpalanmis. 4. kopru ise asagida tekrar soz edecegim aslinda dunya tarihinde baska bir olayla unlu olan Latin Koprusu.


Unlu Bascarsi sokaklarindan biri. Karsi sirada meshur bosnak borekcileri, cevabiciler(buna da deginicem ilerde).

Bascarsi meydandaki Osmanli doneminden kalma unlu Sebil. Butun fotograflarda, tablolarda hatta magnetler de bu Sebil var :) Burasi ayni zamanda turist gruplarin bulusma noktasi oldugu icin herzaman kalabalik. Bu, denk getirebildigim en bos anlarindan biri :)

Bascarsidaki sokaklardan bakircilar carsisinin sokagi. Her turlu hediyelik bakir kapkacak ve duvar tablolarinin arasinda en unlu bakir hediyelik tabiki meshur Bosnak Kahvesi takimlari! (Bosnak kahvesine de detayli deginecegim)


Yazimin basinda bahsettigim Latin Koprusu. Nerden meshur diyeceksiniz: I. Dunya Savasi'nin basladi yer burasi. Nasil mi: Hepimiz tarih dersinden hatirlariz Avusturya-Macar prensi Franz Ferdinand'in Sirp milliyetcisi tarafindan oldurulmesiyle baslar savas. Iste o olay bu kopru ustunde gerceklesir. Ilk tesebbusunde basarisiz olan Sirp, koprunun karsisindaki kafede otururken birden Prensin geldigini gorur ve bu ikinci sansi degerlendirerek Prensi koprunun ustunde vurur. Simdi o kafe muzeye cevrilmis durumda.


Saraybosna'nin unlu pazar yeri. Bosna Savasinda defalarca bombalanan pazaryeri.


Burasi da Gazi Husrev Pasa Camii'nin avlusundan bir gorunum. Gazi Husrev Pasa Bosna'nin fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet Han tarafindan sehre vali olarak atanir. Sehre bir cok yatirim yaptirmistir ve asirlar sonra bile sehir halkinin kendisinden minnetle bahsetmesini saglamistir. Bu avluda bulunan turbesi Avusturya -Macar ve Yugoslavya doneminde de korunmustur.


Burasi da Gazi Husrev Bezistani, yani kapali carsisi. Turistik carsinin icersi oldukca renkli ve cesitli :D

Bu yapi da Gazi Husrev Pasa'nin sehre biraktigi misraslardan. Suan sergi salonu olarak kullaniliyor.
Bu arada Fatih Sultan Mehmet'ten bahsetmisken soylemeden gecemeyecegim. Dunyadaki ilk Insan Haklari Beyannamesi niteligindeki 'Ahidname' Fatih'in tugrasi ile Bosna'nin fethinden sonra yayinlanmistir. Sultan Ahidnamede Bosna'da yasayan tum dinlere ve irklara mensup halkin bizzat kendi korumasinda oldugunu, canlarina ve mallarina kimsenin dokunamayacagini da taahut eder. Ahidnamenin orijinali halen Saraybosna'da Foynitce Manastirinda asili bulunmaktadir.

Yine Osmanli doneminden kalma saat kulesi. Fotografi gece cektigimden belli olmuyor ancak saatin rakamlari hala Osmanlica.
Saraybosna 'Avrupa'nin Kudusu' olarak da aniliyor. Cunku Muslumanlarin, Yahudilerin, Ortadokslarin ve Katoliklerin yuzyillardir bir arada yasadigi nadir sehirlerden. Burasi yeni ve aktif olarak kullanilan sinagog. Sol arkada agaclarin arasindaki yer ise Stari Hram yani eski tapinak. Burayi Ispanyadan kacan Yahudiler icin bir Osmanli pasasi yaptirmis.

Isa'nin Kutsal Kalbi Katedrali. 1889'da neo-gotik tarzda insa edilen katedral hala sehirdeki katolik halkin en yogun ibadethanesi.


Zaferden beri yanan ve sonsuza kadar yanacak olan Bosna'nin Ozgurluk Atesi. Bu atesin yanmasi icin cok agir bedeller odemis olan Bosna halki yeni nesile ozgurlugun bir bedeli oldugunu unutturmamaya calisiyor.

Iste 3 yili asan kusatmanin resmi. Sehrin dort bir yanindan daglar tamamen cevrilmis. Kuzeydeki tek aciklik kusatilmasina BM tarafindan izin verilmeyen uluslararasi havalimani. Cunku 3 yil boyunca Saraybosnanin dis dunya ile baglantisi sadece o kucucuk noktaydi. Saraybosna'da direnen halk tam da bu noktadan hareketle kendilerini zafere tasiyacak projeyi hayata gecirdiler.

Kendi tabirleriyle Tunnel of Hope ya da Tunnel of Life; Umut/Yasam Tuneli. Iste yukaridaki kapi o tunelin kazilmaya baslandigi evin kapisi. Bir cok kisinin girmeye calisirken yasamini yitirdigi tunel. Ama ayni zamanda binlerce kisiye umut ve hayat tasiyan tunel. Mermi delikleri insana o yillari yasatiyor.

Tunel, sehrin kusatmada olmayan tek noktasi havaalaninin altindan iki uctan kazilmaya baslaniyor ve ortada bulusuldugunda 4 ayda 800m lik tunel tamamlaniyor. Daha tamamlanmadan Sirplar tunelin varligindan haberdar oluyorlar ancak havaalaninin basladigi yerde baslayip bittigi yerde bittiginden istedikleri gibi bombalayamiyorlar.

Tunel 3 sene boyunca sehre gida, ilac, silah tasimakla kalmiyor dogalgaz ve elektrik dahi defalarca su altinda kalan bu tunel ile sehre ulastiriyor. Aslinda adindan da tam olarak anlasilacagi gibi tunel kusatma altinda 3 sene kalan sehre umut ve hayat tasiyor.

Tunel 800metre uzunlugunda 1 metre genilsiginde ve 1.50-1.60metre yuksekliginde. Yani aslinda bir insanin ancak zorlukla hareket edebilecegi olculerde. Ama 3 yil boyunca yuzlerce insan binlerce defa kullaniyor tuneli.

Suan sadece bas kismi muzeye cevrilen ev ile birlikte ziyarete acik. Geri kalan kismi cokmus. Ama bu kisacik 10metrelik kisim bile insanin kanini donduruyor. Muzede ayrica o savas gunlerine ait bir de belgesel izliyorsunuz. Gercekten cok ibret verici ve uzucu.

Bunlar da savasin heykelleri gibi ayakta duran kalintilari. Binalar kasten sivanmamis; bir zamanlar yasanan acilar unutulmasin diye. Mermi ve roket izleri bugun gibi duruyor evlerde.

Resimlerin uzerine tiklarsaniz buyutup bakabilirsiniz.





Bu da Saraybosna Muzesindeki bir resim sergisinden. O kadar hosuma gittiki sanatcisinin izni olmadan aldim :/ Ancak altinda ismi yaziyor. Sanirim bir 8. sinif ogrencisine ait. Saraybosna'nin; talihsiz, insanlik disi, vahsi bir savas gormus bu guzelim sehrin her turlu guzelligini o kadar detayli yansitmiski kompozisyonda ellerine saglik ressamin :) Sebilinden Latin koprusune, katedralinden saat kulesine, tramvayindan ozgurluk atesine, fesinden cevabisine ve ciceklerine varana kadar her kosesi saray gibi olan bir sehir Saraybosna...
Tinky;)

4 yorum:

  1. Çok etkileyici fotoğraflar... Yaşanan onca acının, giden onca canın tanıkları hepsi ..

    YanıtlaSil
  2. kesinlikle ebvata ya!! insan tarihi canli ve tum ciplakligiyla karsisinda gorunce resmen kani donuyor! tipki bizim Canakkale gibi...

    YanıtlaSil
  3. resimleri sen mi çektin??
    özgürlük ateşi hiç sönmesin.

    YanıtlaSil
  4. evet icimdeki yolculuk resimleri ben cektim
    dedigin gibi o ates hic sonmesin, o guzel sehir bir daha savas gormesin!

    YanıtlaSil