16 Kasım 2009 Pazartesi

Bosna Mutfagindan...

Corbayla baslayalim monumuze dedim :D Dumani tuten kremali Begova Corbasi. Begova 'beyoglu' demekmis. Corbalarin yayinda sicacik pide geliyor bir sepet de.

Corbanin icinde cicek bamya, havuc, tavuk, bezelye, kirmizi biber ve pirinc var. Istege bagli olarak Bosna'da hemen her yemekte oldugu gibi krema koyuyorlar icine(yukaridaki fotografta corbanin ortasindaki beyazlik krema topu; o icinde eriyor ve corba kremali oluyor, cok eglenceli).

Tabiiki Bosnak Buregi :)) Kiymali, peynirli, ispanakli, kabakli ve papatesli cesitleri var. Sabahlari sacta pismis sicacik burek gibisi yok valla!! :) Isterseniz boreginiz de kremadan yapilmis bir sosla servis yapiliyor. Ben bir defa denedim pek hoslanmadim. Ama bir kez denemekte fayda var.


Bosnaklarin meshur koftesi: Cevabi. 5li veya 10'lu olarak pidenin icinde, yaninda soganla servis ediliyor. Ve tabii kaymak! :)) Isterseniz yukaridaki gibi kaymagi icinde...



Isterseniz de buradaki gibi ayri tabakta :) Ama bence Cevabi kesinlikle kaymakla yenmeli!!!


Bu da Dolma Sahan. Biber dolmasi, domates dolmasi, sogan dolmasi ve yaprak sarma. Bazi yerlerde patlican dolmasi da oluyor. O gun asci ne dolma yaptiysa yani... Ozellikle Sogan Dolma muthis!!! Mutlaka yemelisiniz!! Annemler de yaparlar sogan dolma ama boyle etli degil. Boylesini ilk kez yedim hayatimda ve bayildim!!!

Ve... Sarajevo Sahan! Turkcesi: Bosna'nin butun meshur yemeklerinden ortaya karisik!! :)) Sogan dolma, yaprak sarma, domates dolma, kofte, kremali ispanak, kuzu eti ve patates puresi. Evet bunlarin hepsini ben yedim!!! Size de siddetle tavsiye ederim. Yeri gelmisken soyleyeyim kremali ispanagi da bir sahane yapiyorlar!


Bu kadar yenir de ustune bir Bosnak Kahvesi icmeden olur mu!! Bosnak kahvesi bizim Turk Kahvesi ile ayni. Tek farkla: Mutlaka bakir tepsi ve cezve ile birlikte sade kahve olarak ikram ediliyor. Tabii kesinlikle bakir cezvede tek kisilik pisiyor, bizdeki gibi fabrikasyona gecmemisler daha cok sukur! Yaninda kitlama sekeri ve lokumu ile birlikte :) Butun cezveler bakir dedim ya, butun fincanlarin da icin de ay yildiz var! :) Fotografta da dikkatli bakinca gozukuyor.

Geldik tatliya! Ilk tatlimiz Tufahija. Ici tikabasa ceviz ezme ile doldurulmus ustu kremali elma tatlisi. Ben Turkiye'de boylesini yemedim hic! Bi harikaydi. Son gun ucaga binmeden yedim ve daha once kesfedemedigime cok pisman oldum! Bir dahaki gidisimde ilk gunden basliycam yemeye ;)

Bu da hurmacik :) Bizim kalburabastiya benziyor. Daha yumusak hamurlu ve daha buyuk hali sadece. Bunlarin disinda bol bol baklavalari var. Ancak ben sevmedigim icin yemedim. Askim cok guzel oldugunu soyluyor israrla. Bir dahakine belki eksik kalmamak icin onun da tadina bakarim :D
Tinky ;)

9 Kasım 2009 Pazartesi

10 Kasim

Ben bu fotografi 29 ekim icin dusunmustum aslinda ama o tarihte yetistiremedim yogunluktan.. Atamizi andigimiz bu 10 Kasimda koyayim dedim.
Yoklugunda gecen onca sene seni cok ozledik ATAM!

Tinky ;)

6 Kasım 2009 Cuma

Bosna-Hersek

Saraybosna'yi tamamladiktan sonra simdi de Bosna'nin genelinde soyle bir gezdireyim sizi dedim :)

Ilk duragimiz Vrelo Bosne: Bosna'nin dogusu. Saraybosna'nin banliyosu konumunda olan Ilica'ya cok yakin bir noktadan doguyor Bosna Nehri.

Nehrin dogdugu yerin etrafina cok genis ve guzel dogal park alani olusturulmus. Parka 3km uzunlugundaki bu agacli yoldan yuruyerek gidiyorsunuz. Diger bir seceneginiz: Faytonlar :))

Dedigim gibi park bir harika!! Heryerde goletler ve havuzlar var. Bu goletleri kuglar, ordekler ve koiler susluyor!

Saraybosna'dan guneybatiya, Mostar'a, dogru giderken yol Konyic'ten geciyor. Sehrin iki yakasini birlestiren Konyic Koprusu Osmanli zamaninda insa edilmis ancak Bosna savasinda yikilmis.

Turkiye tarafindan yeniden yaptirilan ve gectigimiz yaz hizmete acilan Konyic Koprusu'nun cevre duzenlemesi hala devam ediyor. Tamamlandiginda en az Mostar kadar guzel olacak :)


Bosna'nin yatagi boyunca olusturdugu dogal guzellikleriyle unlu nehri Neretva. Konyic ve Mostar Kopruleri de Neretva Nehri uzerine insa edilmis.


Mostar'da 1618 yilinda insa edilen Koski Mehmet Pasa Camii de savas sirasinda zarar goren yerlerden. Daha sonra ic ve dis restorasyon yapilmis ve savasta yikilan minare orjinaline uygun olarak tekrar insa edilmis. Ben minareyi cekmemisim ama asagida Mostar Koprusunden sehri cektigim fotograflarda gozukuyor.

Camii'nin icinin restorasyonu icin ozel sanatcilar tutulmus ve cok buyuk titizlikle calisilmis.


Ve iste Mostar Koprusu... Mimar Sinan'in ogrencisi Mimar Hayruddin'in koprusu... 24m yuksekliginde, 30m uzunlugunda ve 4m genisligindeki kopru yapimindan sonra sehre de ismini vermis. Sehrin gelenegine gore erkeklerin nisanlilarina cesaretlerini ispatlamak icin dugunden once kopruden Neretva Nehrine atladigi soyleniyor :) Savas sirasinda once Sirplar tarafifndan hirpalanan kopru daha sonra Hirvatlar tarafindan 1993'te tamamen yikildi. Bu 'dont forget' de savasa bir gonderme yapiyor.

Koprunun uzerinden Mostar manzarasi! Ne kadar muhtesem degil mi? :) Koprunun yeniden insasi bir cok ulustan destek gorerek bir Turk insaat firmasi tarafindan titizlikle yapilmis. Ve kopru 2004 senesinde yeniden hizmete acilmis. (Belki cogunuz o acilis torenini hatirliyordur.)


Siz de benimle ayni fikirde misiniz bilmem ama bu evlilik oncesi cesaret gosterisi bayaa bir cesaretmis hakikaten :))


Mostar'in kafe ve hediyelik esyacilarla dolu civil civil renkli sokaklari :))


Burasi da Hirvatistan sinirina oldukca yakin bir Turk koyu: Pociteli. Koy tamamen tastan yapilmis, cok sirin. Oyleki evlerin catilari bile yassi taslarla yapilmis. Pociteli'nin festivali unlu. Bir de harika narlari var! :D


Blagaj'daki Buna Nehrinin daglarin arasindan dogusu. Nehir tam karsidaki magradan doguyor. Manzara nefis! Bir de benim fotograf cektigim taraftaki balikcilar ;)


Eee... Tabii bu harika baligin ve manzaranin uzerine bir Bosnak kahvesi icmemek ayip olurdu!


Bu da balikcida gordugum bakir bir duvar panosu. Saraybosna yazimda belirmistim bakir isleme sanatinin yaygin oldugundan. Bu panoda Mostar koprusu ve sehri calisilmis. Cok begendim! O yuzden bu yazimi da gelenegi bozmayip bir sanat eseriyle kapatayim dedim.
Tinky ;)

2 Kasım 2009 Pazartesi

Sarajevo - Saraybosna

Ne zamandir bekleyen yazimi sonunda yaziyorum :) Soyle bir kusbakisi Saraybosna manzarasiyla baslayalim dedim. Bilmiyorum ne kadar anlasiliyor ama Saraybosna daglarin arasinda vadiye yayilmis yemyesil bir sehir. Adini Osmanli doneminde almis; vadiye dik bakan saraydan dolayi Saray-Ova denilmis ve simdilerde de oyle aniliyor Sarajevo.

Sehir Nova Grad (yeni sehir), Centar (Merkez) ve Stari Grad (eski sehir) olmak uzere 3 kisimdan olusuyor. Osmanli, Avusturya-Macar ve Yugoslavya donemlerine ait mimarilerin hepsi korunmus. Sehrin en hareketli noktasi ve turistik merkezi olan Bascarsi nasil tamamen Osmanli donemine ait bir zamani yasatmaktaysa 'Kucuk Viyana' olarak anilan semt de Avusturya - Macar doneminden bir kesit olarak korunmus. En guzeli de bu apayri mimariler birbiriyle yanyana, insanin zevkten basi donuyor! Ornegin meshur Ferhadija (Ferhad Pasa) caddesinin bir ucu Bascarsida, diger ucu 'kucuk viyana'da. Bir uctan digerine yururken zamanda yolculuk eder gibi oluyorsunuz :)



Yukaridaki resmi bir kitapcinin vitrininden cektim, cok kalitesiz oldu yansima felan var ama orjinali cok guzel bir fotograf. Birinci kopru ile ikinci koprunun ara hizasinda sagda kalan kosedeki buyuk bina Avusturya-MAcar doneminde kalma mimarisiyle belediye binasi. Ancak suan tadilatta :/ Cunku butun sehir gibi o da savasta fena hirpalanmis. 4. kopru ise asagida tekrar soz edecegim aslinda dunya tarihinde baska bir olayla unlu olan Latin Koprusu.


Unlu Bascarsi sokaklarindan biri. Karsi sirada meshur bosnak borekcileri, cevabiciler(buna da deginicem ilerde).

Bascarsi meydandaki Osmanli doneminden kalma unlu Sebil. Butun fotograflarda, tablolarda hatta magnetler de bu Sebil var :) Burasi ayni zamanda turist gruplarin bulusma noktasi oldugu icin herzaman kalabalik. Bu, denk getirebildigim en bos anlarindan biri :)

Bascarsidaki sokaklardan bakircilar carsisinin sokagi. Her turlu hediyelik bakir kapkacak ve duvar tablolarinin arasinda en unlu bakir hediyelik tabiki meshur Bosnak Kahvesi takimlari! (Bosnak kahvesine de detayli deginecegim)


Yazimin basinda bahsettigim Latin Koprusu. Nerden meshur diyeceksiniz: I. Dunya Savasi'nin basladi yer burasi. Nasil mi: Hepimiz tarih dersinden hatirlariz Avusturya-Macar prensi Franz Ferdinand'in Sirp milliyetcisi tarafindan oldurulmesiyle baslar savas. Iste o olay bu kopru ustunde gerceklesir. Ilk tesebbusunde basarisiz olan Sirp, koprunun karsisindaki kafede otururken birden Prensin geldigini gorur ve bu ikinci sansi degerlendirerek Prensi koprunun ustunde vurur. Simdi o kafe muzeye cevrilmis durumda.


Saraybosna'nin unlu pazar yeri. Bosna Savasinda defalarca bombalanan pazaryeri.


Burasi da Gazi Husrev Pasa Camii'nin avlusundan bir gorunum. Gazi Husrev Pasa Bosna'nin fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet Han tarafindan sehre vali olarak atanir. Sehre bir cok yatirim yaptirmistir ve asirlar sonra bile sehir halkinin kendisinden minnetle bahsetmesini saglamistir. Bu avluda bulunan turbesi Avusturya -Macar ve Yugoslavya doneminde de korunmustur.


Burasi da Gazi Husrev Bezistani, yani kapali carsisi. Turistik carsinin icersi oldukca renkli ve cesitli :D

Bu yapi da Gazi Husrev Pasa'nin sehre biraktigi misraslardan. Suan sergi salonu olarak kullaniliyor.
Bu arada Fatih Sultan Mehmet'ten bahsetmisken soylemeden gecemeyecegim. Dunyadaki ilk Insan Haklari Beyannamesi niteligindeki 'Ahidname' Fatih'in tugrasi ile Bosna'nin fethinden sonra yayinlanmistir. Sultan Ahidnamede Bosna'da yasayan tum dinlere ve irklara mensup halkin bizzat kendi korumasinda oldugunu, canlarina ve mallarina kimsenin dokunamayacagini da taahut eder. Ahidnamenin orijinali halen Saraybosna'da Foynitce Manastirinda asili bulunmaktadir.

Yine Osmanli doneminden kalma saat kulesi. Fotografi gece cektigimden belli olmuyor ancak saatin rakamlari hala Osmanlica.
Saraybosna 'Avrupa'nin Kudusu' olarak da aniliyor. Cunku Muslumanlarin, Yahudilerin, Ortadokslarin ve Katoliklerin yuzyillardir bir arada yasadigi nadir sehirlerden. Burasi yeni ve aktif olarak kullanilan sinagog. Sol arkada agaclarin arasindaki yer ise Stari Hram yani eski tapinak. Burayi Ispanyadan kacan Yahudiler icin bir Osmanli pasasi yaptirmis.

Isa'nin Kutsal Kalbi Katedrali. 1889'da neo-gotik tarzda insa edilen katedral hala sehirdeki katolik halkin en yogun ibadethanesi.


Zaferden beri yanan ve sonsuza kadar yanacak olan Bosna'nin Ozgurluk Atesi. Bu atesin yanmasi icin cok agir bedeller odemis olan Bosna halki yeni nesile ozgurlugun bir bedeli oldugunu unutturmamaya calisiyor.

Iste 3 yili asan kusatmanin resmi. Sehrin dort bir yanindan daglar tamamen cevrilmis. Kuzeydeki tek aciklik kusatilmasina BM tarafindan izin verilmeyen uluslararasi havalimani. Cunku 3 yil boyunca Saraybosnanin dis dunya ile baglantisi sadece o kucucuk noktaydi. Saraybosna'da direnen halk tam da bu noktadan hareketle kendilerini zafere tasiyacak projeyi hayata gecirdiler.

Kendi tabirleriyle Tunnel of Hope ya da Tunnel of Life; Umut/Yasam Tuneli. Iste yukaridaki kapi o tunelin kazilmaya baslandigi evin kapisi. Bir cok kisinin girmeye calisirken yasamini yitirdigi tunel. Ama ayni zamanda binlerce kisiye umut ve hayat tasiyan tunel. Mermi delikleri insana o yillari yasatiyor.

Tunel, sehrin kusatmada olmayan tek noktasi havaalaninin altindan iki uctan kazilmaya baslaniyor ve ortada bulusuldugunda 4 ayda 800m lik tunel tamamlaniyor. Daha tamamlanmadan Sirplar tunelin varligindan haberdar oluyorlar ancak havaalaninin basladigi yerde baslayip bittigi yerde bittiginden istedikleri gibi bombalayamiyorlar.

Tunel 3 sene boyunca sehre gida, ilac, silah tasimakla kalmiyor dogalgaz ve elektrik dahi defalarca su altinda kalan bu tunel ile sehre ulastiriyor. Aslinda adindan da tam olarak anlasilacagi gibi tunel kusatma altinda 3 sene kalan sehre umut ve hayat tasiyor.

Tunel 800metre uzunlugunda 1 metre genilsiginde ve 1.50-1.60metre yuksekliginde. Yani aslinda bir insanin ancak zorlukla hareket edebilecegi olculerde. Ama 3 yil boyunca yuzlerce insan binlerce defa kullaniyor tuneli.

Suan sadece bas kismi muzeye cevrilen ev ile birlikte ziyarete acik. Geri kalan kismi cokmus. Ama bu kisacik 10metrelik kisim bile insanin kanini donduruyor. Muzede ayrica o savas gunlerine ait bir de belgesel izliyorsunuz. Gercekten cok ibret verici ve uzucu.

Bunlar da savasin heykelleri gibi ayakta duran kalintilari. Binalar kasten sivanmamis; bir zamanlar yasanan acilar unutulmasin diye. Mermi ve roket izleri bugun gibi duruyor evlerde.

Resimlerin uzerine tiklarsaniz buyutup bakabilirsiniz.





Bu da Saraybosna Muzesindeki bir resim sergisinden. O kadar hosuma gittiki sanatcisinin izni olmadan aldim :/ Ancak altinda ismi yaziyor. Sanirim bir 8. sinif ogrencisine ait. Saraybosna'nin; talihsiz, insanlik disi, vahsi bir savas gormus bu guzelim sehrin her turlu guzelligini o kadar detayli yansitmiski kompozisyonda ellerine saglik ressamin :) Sebilinden Latin koprusune, katedralinden saat kulesine, tramvayindan ozgurluk atesine, fesinden cevabisine ve ciceklerine varana kadar her kosesi saray gibi olan bir sehir Saraybosna...
Tinky;)