Hava bahardan kalma olur da; 2 aydır çoluk çocuk eve tıkılıp; gribi, öksürüğü, ateşi, burun tıkanıklığı derken sıkıntıdan patlama noktasına gelen ben evde durur muyum??
Mümkün değil!!
İzmir'den kardeşim gelmiş, evde bir bayram havası... Döküldük ailecek sokaklara!
Tabii hal vaziyet böyleyken kendimizi nereye atacağımızı şaşırdık :) Herkesin alacağı bir şey, uğrayacağı bir dükkan var.
Diyaloglar mütemadiyen şöyle gelişti;
- Ben İzmir'de yün bulamıyorum yüncüye uğramam lazım
- Sen annemle yüncü de takıl ben bebiyle şurada bir dükkana bakıp geleceğim
- Biz bursa kumaştan tül alacağız bebi çok durmaz orada işin bitince araşıp buluşalım hamamyolunda
- Anne sen bebiyle şurada gezedur içerisi çok kalabalık sıkılır şimdi o biz hemen çıkarız
- Ben şuradan motorsiklete parça bakayım ya siz kız kıza takılın çibörekçide buluşuruz
....
Sonunda baba bizden koptu, annaneyle bebi çay içmek üzere bir yere yerleştiler, biz de kardeşimle fittir fittir gezdik :) Herkesin birbiriyle son buluştuğu nokta evden esas gitmek üzere çıktığımız ana hedef; meşhur karakedi bozacısı oldu! (Ayşe gelmişken hava da güzel bi boza içmeye gidelim, sıkıldık evde dolaşmış oluruz bahaneyle..)
Bebi de ilk kez boza içti! Ve doğal olarak bayıldı :) Öyleki benim bardağımın yarısından fazlasını o hüpletince kendime bir bardak daha almak zorunda kaldım.
Bu küçük moladan sonra tam gaz devam kaldığımız yerden. Şehrin adalar/doktorlar mevkiisini de arşınlayıp orada da bir starbucks molası verdik. Bebi kendine bir oyun arkadaşı bulunca hayli şenlikli oldu starbucks ;)
Eve dönüş yolunda da can çiböreğe uğrayıp kapanışı yaptık. Ee günün temposuyla yorgun düşen benimki akşam yatağı göremeden annane de uyuyakaldı tabii ki...
Tinky :)
Not: Fotoğraflar için kardeşime çok çok teşekkür!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder